![]() |
Atatürk ve İlim |
Dün işlerimi yetiştiremeyince buraya yazamamıştım. Bugün de şu ana kadar yazma imkanım olmadı. Şimdi ancak oturabildim bilgisayarın başına. Evvelki gün Brenna MacCrimmon konserinden söz ederken ilimle müziği bağdaştırmıştım. O xamandan beri ilmin önemi üzerine düşüncelerimi yazma konusunu aklımdan çıkaramadım.
Şimdi sizlere ilim hakkında aklımdan geçenleri anlatacağım.
Okuma yazma öğreten, beni yönlendiren, bana okuma alışkanlığı kazandırmak için uğraşan bütün öğretmenlerimi saygıyla anıyor ve hepsine buradan şükranlarımı sunuyorum.
Biz toplum olarak genellikle ilmin öneminin farkında değiliz. Bu kanaate nasıl sahip olduğumu açıklayayım. Bunu bugüne edindiğim birikimle anlatmaya çalışayım. Öyle uzun uzadıya yazmayacağım.
Geçmişimize şöyle bir bakalım. aliminden sanatçısına, din bilgininden peygamberine hatta semavi dinlerin Allah tarafından indirilen kitaplara kadar bütün kaynaklarda ilim tavsiye ediliyor. İlmin önemi vurgulanıyor. Kesinlikle ilim tahsil edilmesi emrediliyor.
Nasıl mı;
Önce edebiyattan başlayalım. İlk edebi ürünlerimiz niteliğini taşıyan Orhun Kitabelerini incelediğimizde ilim ve gelenek göreneklerimizi unutmadığımız sürece kimsenin bizi yenemeyeceği anlatılıyor. İslamiyete geçiş sürecinin eserlerine baktığımızda bunlarda da ilim ve öğrenmenin önemi ön plana çıkıyor. Bu eserlerden Yusuf Has Hacib'in yazdığı Kutad gu Bilig'in tamamında, devletin en üst kademesinden en aşağıdaki kölesine kadar bütün vatandaşların vazifelerini ve ahlaki ve sosyal niteliklerinin nasıl olması gerektiğinin ilim tahsil edilerek öğrenilmesi gerektiği örneklerle anlatılıyor. Yine geçiş dönemi eserlerinden Edip Ahmet Yugneki'nin yazdığı Atabetü'l-Hakayık'a bakınca onda da dini inançlarımız ve dini görevlerimiz ön planda olmak üzere ilim yoluyla öğrenmemiz anlatılıyor. Geçiş dönemi eserlerinden bir diğeri Hoca Ahmet Yesevi'nin yazdığı Divan-ı Hikmet'te tasavvufu öğrenmenin ve tasavvuf yolunda ilerlemenin ancak ilim yoluyla olabileceği çok veciz bir şekilde anlatılıyor. Geçiş döneminin çok farklı bir eseri olan Kaşgarlı Mahmut'un yazdığı Türk Dili'nin ilk sözlüğü Divan u Lugati't-Türk'ün önsözüne baktığımızda dil öğrenmenin, başka kültürlerin boyunduruğu altına girmemenin tek yolunun ilim ve araştırma olduğunu anlattığını görürüz.
Tasavvuf Edebiyatımızın çok ünlü mutasavvıf şairi Yunus Emre'nin şiirlerine bakalım. Hemen hemen hepsinde öncelikle ilim ve dürüstlük tavsiye ettiğini görüyoruz. Hele ilimle ilgili şu şiirinin giriş dörtlüğüne bir bakalım.
"İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır"
(Yunus Emre)
Bu dörtlüğün üzerine başka söz söylemeye gerek var mı?
Yine 13 yüzyılın mutasavvıf şairlerinden Mevlana Celaleddin Rumi'nin bütün eserlerinde ilim ve edep tavsiye ettiğini görüyoruz. Mevlana'nın şu cümlesi; “İnsanlık ilimle itibar kazanmıştır. İlim Hz. Süleyman'ın mührü gibidir, onunla bütün dünya insanın hükmü altına girer, dünya bir sûret, ilim ise onun canıdır.” bize başka bir söz bırakmıyor.
Divan şiirimizin en lirik şairi Fuzuli'nin Türkçe Divanının önsözünde "İlimsiz şiir temelsiz duvara benzer." sözü edebiyatta ilmin ne kadar önemli olduğunu anlatmaya yeter. Hele hele yine bu önsözdeki bir beddua ilme verilen önemi çok güzel izah eder. İşte Fuzuli'nin bedduası;
Ki sevâd-i rakami sûrumuzı şûr eyler
Gâh bir harf sükutiyle kılur nâdiri nâr
Gâh bir nukta kusûrıyle gözi kûr eyler
Türkçesi:
(O yarı cahil katibin elleri kurusun ki)
(Yanlışlıkla üç nokta koyarak bizim eğlence şenlik (sûr) yazdığımızı o acı ızdırap (şûr) yazar)
(Gah bir harf düşürerek bizim az bulunan değerli (nâdir) yazdığım(suızı o cehennem ateşi (nâr) yazar.)
(Gah bir noktayı (nukta) unutarak bizim göz yazdığımızı kör (kûr) yazar.
Bunun üzerine bize söz düşmüyor...
Dört halifeden Hz. Ali ne diyordu. "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum. Bunu söyleyen Hz. Ali düşmanını kesmek için kılıcını kaldırmışken düşmanı yüzüne tükürünce duygularına intikam duygusu karışır düşüncesiyle düşmanını öldürmeyen bir kişidir.Bu kadar ince düşünen bir halifenin ilme verdiği değeri görüyoruz.
Yine Peygamberimiz Hz. Muhammed bir hadisinde "İlim Çin'de de olsa arayınız (ya da talep ediniz) demektedir. Yine Hz Muhammed'in bir çok hadisinde ilim tahsil etmek konusu işlenmektedir.
Son söz olarak yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim nasıl başlıyor: "İkra bismike ikra" (Oku Allah'ın adıyla oku) diye başlamıyor mu?
Bundan sonra bize ilim tahsil etmekten başka söz söylemek düşmez...