14 Eylül 2013 Cumartesi

Ninja Kediler

         Kediler evlerimizin en sevimli hayvanları. Zaman zaman hiç görmediğimiz atraksiyonlar, şaklabanlıklar yaparlar. Bu şaklabanlıklar onları daha da sevimli yapar.

          İşte kedilerin yaptıkları atraksiyonlardan derlenmiş birkaç görüntü. İzlediğinizde gerçekten eğleneceksiniz.

           Şimdi ninja kedi diyebileceğimiz kedilerin şok hareketlerini izleyelim.



Analık

O yırtacak sen söküğü dikecen,
Elinle yaptın boyunla çekecen,
Ne etseler mutlak boyun bükecen,
Analıktır kötü olur dediler.
*****
Ben istedim huzurlu mutlu hane,
Her isime buldu binbir bahane,
Sanki nikahsız,azadlı bir köle,
Analıktır kötü olur dediler.
*****
Bitmek bilmez uğraşmakla islerim,
Sıka sıka döküldü hep dişlerim,
Huzur vermez geceleri düşlerim,
Analıktır kötü olur dediler.
*****
Altı yok bir pabuç gibi gezerim,
Kem sözden binbir hileler sezerim,
Dertlerimi tesbih yaptım dizerim,
Analıktır kötü olur dediler.
*****
Anlamıyor beni anlamaz kimse,
Tavuk oldum kapatıldım kümese,
Anam ağlar benim halimi görse,
Analıktır kötü olur dediler.
*****
Bahçesine girdim gülün dermedim,
Yalan dünya'n muradına ermedim,
Ha!giymatim yokmuş yeni belledim,
Analıktır kötü olur dediler.
*****
Hatuni'yim yetse artik bu çilem,
Yazmaz oldu ne divitler ne kalem,
Kaderim böyle imiş ben ne bilem,
Analıktır kötü olur dediler.

                     AŞIK HATUNİ SEMİHA OĞUZ

Yenilendi

Dokuz yüz yirmi üç, bir güneş doğdu,
Hayat yenilendi, hal yenilendi.
Elli yıldır yurdu nurlara boğdu,
Ülke yenilendi, el yenilendi.

Zafer kazanıldı, sulha erildi.
Cumhuriyet ilan oldu, kuruldu.
Yeni baştan saza düzen verildi,
Perde yenilendi, tel yenilendi.

Bitti saltanatın devri zamanı,
Silindi göklerin kara dumanı.
Kendi elimizle tuttuk dümeni,
Gemi yenilendi, göl yenilendi.

Yorgunluk, yoksulluk, esaret, zillet,
Kalktı yavaş yavaş her türlü illet.
Fikirde, sanatta uyandı millet,
Kafa yenilendi, kol yenilendi.

Değiştik her yönden tekmil biz Türkler,
Atıldı başlardan külahlar, börkler.
Soyuldu sırtlardan abalar, kürkler,
Şapka yenilendi, şal yenilendi.

Bildik ki, her gönül hürriyet özler,
Kaldırdık peçeyi, açıldı gözler.
Erdi Sosyal hakka kadınlar, kızlar,
Miras yenilendi, mal yenilendi.

Kasabada, köyde okullar kurduk,
Yediden yetmişe tahsile girdik.
Hürafeye çoktan nihayet verdik,
Elif yenilendi, dal yenilendi.

Medeniyet köşe köşe uzandı
Güzel eserlerle her yer bezendi .
Türklük benliğini tekrar kazandı ,
Takvim yenilendi , dil yenilendi .

Der Halil ,anılsın Ata’nın adı ,
Sayesinde geldi vatanın tadı.
Hakime terketti  yerini kadı ,
Kanun yenilendi ,yol yenilendi.

                   AŞIK HALİL KARABULUT

Var mıyıdım Yok muyudum

Var mıyıdım yok muyudum,
Şu alemde bundan evvel.
Az mıyıdım çok muyudum,
Şu alemde bundan evvel.

Gelen miydim, giden miydim ?
Yaprak mıydım, beden miydim?
Toprak mıydım, maden miydim?
Şu alemde bundan evvel.

Yürür müydüm adım adım,
Yine Adem miydi adım.
Ne yedim içtim yaşadım,
Şu alemde bundan evvel.

Ayna mıydım resim miydin?
Mana mıydım cisim miydi?
Feymani'ye isim miydin?
Şu alemde bundan evvel.

               AŞIK FEYMANİ

Her Mücevher Değerini Bulmazdı

Her mücevher değerini bulmazdı,
Sarrafından ayar danışmasaydı.
Kerpiç yığılmayan bina olmazdı,
Ustası mimara yanaşmasaydı.

Köprüsüz dereden yolcu geçmezdi,
Kuş kanatsız olsa gökte uçmazdı.
Kamili, cahili kimse seçmezdi,
Oturup üç beş laf konuşmasaydı.

Hak olmasa dağlar yüce olmazdı.
Yük olmasa canlı cüce olmazdı,
Gündüz gündüz olur gece olmazdı,
Dağların ardına gün aşmasaydı.

Feymani her güzel yar edilmezdi,
Aşka düşmeyince zar edilmezdi.
Hayırlı, hayırsız kâr edilmezdi,
Herkes mesleğine sınaşmasaydı.

                    AŞIK FEYMANİ

Dağlar Al Yeşil Süslenir

Dağlar al yeşil süslenir,
Hele bahar gelsin de bak.
Bülbül aşkınan seslenir,
Güle bahar gelsin de bak.

Bayramlığın giyer dağlar,
Her örnekten basın bağlar.
Türkü söyleyerek çağlar,
Sele bahar gelsin de bak.

Emanet versen götürür,
Menziline tez yetirir.
Dertliye derman getirir,
Yele bahar gelsin de bak.

Cennet sanarsın cihanı,
Kalkar dağların dumanı.
İner ovanın ceylanı,
Çöle bahar gelsin de bak.

Dere kenarında taşlar,
Hep yosun tutmağa başlar.
Yuva için tüner kuşlar,
Dala bahar gelsin de bak.

Turnam kanadını düzler,
Ördek avcısını gözler.
Çığrışarak konar kazlar,
Göle bahar gelsin de bak.

Feymani(*) biter acılar,
Kağnılar yürür gıcılar.
Kervan düzer yaylacılar,
Yola bahar gelsin de bak.

                    AŞIK FEYMANİ

Baki Değil Şu Dünyanın Ziyneti

Baki değil şu dünyanın ziyneti,
Ölüm kıyametin bir alameti
Yolcuya yıldızın, ayın alameti.
Karanlıkta bakmayınca bell'olmaz

Kimi yaşar birlik dirlik içinde,
Kimi nefse esir hürlük içinde.
İnsan hoş görünür varlık içinde,
Yiğit düşüp kalkmayınca bell'olmaz.

Zalimlerin bu dünyada nesi var?
Amma o dünyada endişesi var.
Kimin torbasında neyi nesi var,
Ağz'aşağı silkmeyince bell'olmaz.

Feymani kefenmiş servetin malın,
Hakka yakın eyler ahvalin, halin.
Sabrı var mı yok mu öğünen kulun,
Beliları ilkmeyince bell'olmaz.

                    AŞIK FEYMANİ

Ahu Gözlüm Tut Elimden

Ahu gözlüm tut elimden,
Vazgeçmeden emelimden.
Aşkın beni temelinden,
Yıkmadan gel, yakmadan gel.

Derde salmadan başımı,
Noksan etmeden işimi.
Damla damla göz yaşımı,
Dökmeden gel, akmadan gel.

Feymani’yim, kaçma benden,
Usanmadı gönül senden.
Ecel tatlı canı tenden,
Çekmeden gel, çıkmadan gel.

                AŞIK FEYMANİ

Cumhuriyet

Selam olsun halkıma,ulusuma, yurduma
Hürriyetin temeli Cumhuriyet yazdırdık.
Yurda güvenlik veren, selam selam orduma
Coşmuştu albayrağım başımızda gezdirdik

Baba, oğul, ana, kız bir oldu uğraşımız,
Bundan böyle elli yıl, hep dik oldu başımız.
Birlik dirlik içindir, tatlı suyla aşımız
Kötülüğün başını birlik ile ezdirdik.

Atamızdan hız aldık, ülkem devrimler yeri
Hukukta eşitliğim Cumhuriyet eseri
Gör, giyimde ve dilde her şeyde seri seri
Türk’e hizmet diyerek fabrikalar dizdirdik

Milletçe eleleyiz, tek amaç ilerlemek,
Türklüğü yüceltmektir, bütün çaba, tüm emek.
Günden güne ileri, geri kalmak ne demek?
İlim, bilim, teknikten gerçek bilgi süzdürdük

Hür yaşıyor yurddaşım, tüter durur ocağı,
Işık oldu, yol oldu köyü, kenti, bucağı.
Fikir veren, nur saçan, nice okul kucağı
Cehalet zincirini düğüm düğüm çözdürdük.
             
Çağdaş uygarlık için kadın, erkek seferde
Tek arzumuz barıştır,deniz,kara,göklerde
Aşık erdemli söyler her yörede, her yerde
Yaşa Cumhuriyetim,biz seninle özgürüz.

                          AŞIK ERDEMLİ

Cumhuriyet Bayramı

Tam elli yıl oldu ilan edildi,
Bugünkü devleti, cumhuriyetin.
Her gün biraz ileriye gidildi,
Sonsuz bu gayreti cumhuriyetin.

Şayan-ı hayrettir, hastahaneler,
Temeli atılan resmi binalar.
Evladını memur gördü analar
Büyük saadeti cumhuriyetin.

Anadolumuzda yapılan yollar,
Dikilen direkler, çekilen teller
Yaptı köprüleri o nurlu eller
Vatana hizmeti cumhuriyetin.

Toplar, tayyareler, Nato hizmeti,
Korudu, koymadı çok felaketi.
Orman İşletmesi, su teşkilatı
Yurda şefaatini cumhuriyetin.

Kuyuları açtı, petrol çıkardı,
Her zaman çok sağlam kararlar aldı.
Bir de ikinci bir senato kurdu.
Teşrii kudreti cumhuriyetin.

Bakır, kumaş, şeker fabrikaları,
Tıp tahsil yerleri, İzmir Fuarı,
Açıldı Trabzon, Samsun limanı
Ne büyük hizmeti cumhuriyetin.

Baştakilerinde hep nurlu iman,
Kötüye, suçluya vermedi aman.
Eşkıya, anarşist yok etti hemen
İcrai kuvveti cumhuriyetin.

Bütün vesaitler, asfaltta gezen,
Yüzde doksan oldu okuyup yazan.
Zirai Donatım, ne güzel düzen
Çiftçiye himmeti cumhuriyetin.

Olgun operatör, doktor, tabipler,
Meşhur dispanserler, hem adli tıplar.
Kuran okur kurslar, İmam Hatipler
Vatan selameti cumhuriyetin.

Dünyaca tanındı Türk işçileri,
Halk yetişip her gün gitti, ileri.
Gören hayran kalır çay bahçeleri,
İşte bir cenneti cumhuriyetin.

Hem elektrikler, teleferikler
Bunca trafikler hayatı bekler.
Hava yolculuğu aslan yürekler
Bu bir metaneti cumhuriyetin.

Türkiye’yi gören bir cennet sandı,
Demir yollar her tarafa uzandı.
Eski vatan gelin gibi bezendi
Bir eser sanatı cumhuriyetin.
Semaya dayandı apartmanlar,
Devlet konakları yapılan bunlar.
Takım takım gelişiyor sporlar
Azmi, azameti cumhuriyetin.

Bırakan çok gemisini, engine,
Kuru vatan yeşil, bakın rengine.
Seçemezsin herkes döndü zengine
İşte hamiyeti cumhuriyetin.

Bu gidişle hiçbir zaafa takınmaz,
Merdivensiz yükseklere çıkılmaz.
Allah’ı tanımış asla yıkılmaz
Asil adaleti cumhuriyetin.

Türk milleti her an doğru sözümüz,
Allah’ın yanında aktır yüzümüz.
Hep Konya’da çalınıyor sazımız
Bu bir muhabbeti cumhuriyetin.

Kıymeti biçilmez, üstün değeri,
Büyük Atatürk’ün bir yadigarı.
Söyledi methini Aşık Efkari
Artmakta kuvveti cumhuriyetin.

                   AŞIK EFKARİ

Ne Ağlarsın Benim Zülfü Siyahım

Ne ağlarsın benim zülfü siyahım
Bu da gelir bu da geçer ağlama
Göklere erişti figanım ahım
Bu da gelir bu da geçer ağlama

Bir gülün çevresi dikendir hardır
Bülbül har elinde ah ile zardır
Ne olsa da kışın sonu bahardır
Bu da gelir bu da geçer ağlama

Daimi'yem can vermez bu sırra
Gerçek aşık olan erer o nura
Yusuf sabır ile vardı Mısır'a
Bu da gelir bu da geçer ağlama

                  AŞIK DAİMİ

Bir Seher Vaktinde İndim Bağlara

Bir seher vaktinde indim bağlara
Öter şeyda bülbül dil yarelenir
Bakmaz mısın sinemde dağlara
Derdim dökmeye dil yarelenir


Boş geçirmeyelim gel bu çağları
Dolaşalım sahraları dağları
Bir gün gazel döker ömrün yaprağı
Eser sam yelleri dal yarelenir

Daimi'yim yanar aşkın çırağı
Dostun muhabbeti cennet otağı
Ancak şu dünyada derdim ortağı
Sazım figan eyler tel yarelenir

                     AŞIK DAİMİ

Yıkılası Gurbet Eller

 ***
Kader attı gurbet ele,
Göz yaşlarım döndü sele,
Mesken tuttuk gurbet sende,
Yıkılası gurbet eller...
***
Aramızda sıra dağlar,
Akşam oldu yarem kanar,
Sel oldu göz yaşım çağlar,
Yıkılası gurbet eller...
***
Batsın bu yabanın eli,
Dilime benzemez dili,
Hasretlik tükettin beni,
Yıkılası gurbet eller...
***
Çağlari-ye mevsim boran,
Yok gurbette halım soran,
Çok olur garibe vuran,
Yıkılası gurbet eller.
***
                AŞIK ÇAĞLARİ

9 Eylül 2013 Pazartesi

Dombıra

           Bizim halk kültürümüzde saz ne ise Orta Asya Türk Kültüründe de Dombıra odur. Zaten şekil olarak da hemen hemen sazın aynısıdır dombıra.

           Özbekistan, Tacikistan, Kazakistan, Afganistan bölgelerinde daha yaygın kullanılır. 

           Nogay Türklerinden Arslanbek Sultanbekov Dombıra adında bir halk ezgisi hazırlamış. Bu ezgiyi Orta Asya Türk Kültürünün çok güzel motifleriyle klip haline getirmiş. Ben izleyince süper etkilendim ve beğendim. Umarım sizler de beğenirsiniz.

           İşte sizlere Arslanbek Sultanbekov'un Dombıra klibi.


8 Eylül 2013 Pazar

Mecnun'um Leylâ'yı Gördüm

Mecnun'um Leyla'mı gördüm
Bir kerece baktı geçti
Ne sordum ne de söyledi
Kaşlarını yıktı geçti

Soramadım bir çift sözü
Ay mıdır gün müdür yüzü
Sandım ki Zöhre yıldızı
Şavkı beni yaktı geçti

Ataşından duramadım
Ben bu sırra eremedim
Seher vakti göremedim
Yıldız gibi aktı geçti

İzzeti bu ne hikmet iş
Uyur iken gördüm bir düş
Yar zülfünü kemend etmiş
Boynumuza taktı geçti

            AŞIK ALİ İZZET

Kıskanırım (Mühür Gözlüm)

Mühür gözlüm seni elden
Sakınırım kıskanırım
Uçan kuştan esen yelden
Sakınırım kıskanırım

Kavumundan akrabandan
Kardeşinden öz babandan
Seni doğuran anandan
Sakınırım kıskanırım

Beşikte yatan kuzundan
Hem oğlundan hem kuzundan
Ben seni senin gözünden
Sakınırım kıskanırım

Havadaki turnalardan
Su içtiğim kurnalardan
Geyindiğim sırmalardan
Sakınırım kıskanırım

Al'İzzeti ancalardan
Elindeki goncalardan
Yerdeki karıncalardan
Sakınırım kıskanırım

              AŞIK ALİ İZZET

Kitap

Kitaptır benim adım
Sizlere bilgi dağıtırım
Arkadaş isterseniz
Her an yanınızdayım

Okulda okurum
Evde işte gezide
Her birimde ayrı zevk
Veririm ben sizlere

Yaz tatili boyunca
Oyunlar  oynar her çocuk
Sakın beni unutmayın
Bana  da zaman ayırın

           ASIM ŞENTÜRK

Suyun Eskittiği Saatler

Dün bir ay sürgünü geceydi
Kirlenmiş bulutlar serdim yıldızlarıma
Dargın
       Yorgun bir mavide eylenirken
Evren;

Sürdüm sarışın atlarımı
Pembe düşlerimle asılsız ovalarıma;
O yaşanmamış çocukluklardan sonra
Mavi kuşumla dağıtıp yokettiğim aynalar
Kapında ıslak bir mendil gibi kuruyorum,
İmbatına ser beni körfezinin
Demir parmaklıklar kuşatırken
Pencerelerimi-
Çırpındıkça sana değecek gibiyim
O uzun gecelerden sonra
Saatlerin vardiyasında
Alışılmadık bir vidanın metal sesiyim.

O toprak testilerden bu güne
Ne değişti

    Ne değişti
         Ölümden ve savaştan yana
Hep yaralı çocuklarla kaldım
O daracık odalarda
Korkumun yıldırımlarıyla yakıp geçtim
Kör saatlerin gecelerini,
Şimdi toprak ve su
Derin uykuların yıldızıdır tarihin selinde

Dün;
Yelkovanı kırık bir saattir
Eskitir kendi dilindeki türküleri
Bir kıpırdasa
Bir dönse o değirmi taş
Sevdanın ve düşüncenin alevi
Yeniden yeniden yaşar mıydım
Suyun ve öfkenin eskittiği saatleri.

                 ASIM ÖZTÜRK

Popüler Yayınlar