Memleketin birinde karpuz nedir bilinmez imiş! Her nasılsa günün birinde oraya bir karpuz çekirdeği düşmüş. Çekirdeğin düştüğü yer de gayet münbit olmalı ki, Karpuz orada hızla büyümüş, Diyarbakır karpuzu gibi 30-40 kg.lık devasa bir şey olmuş. Gel gör ki, Karpuz nedir bilmeyen bu memleketin insanları bu yeni varlıktan acayip korkmuşlar. Zira her gün kökleri etrafa yayılıyor, kendisi de ha bire büyüyormuş! Bu karpuza bir canavar gözüyle bakıyorlarmış! Kimse yanına sokulamıyor muş. Günün birinde buradan geçen, karpuz nedir bilen birisi demiş ki; Ben bu karpuz canavarını keserim! İnsanlar inanamamışlar. Sen deli misin? Manyak mısın? Demişler!
Bu yabancı; bu işi siz bana bırakın demiş. Eline bir bıçak almış, karpuza bir çalmış. Karpuzdan kıpkırmızı sular akmış. İnsanlar eyvah karpuz canavarının kanları aktı demişler. Bu adam demiş ki; “Ben bu canavarı yerim bile.” Ve kocaman bir dilim kesmiş ve başlamış şapur şupur yemeye. İnsanlar gördüklerine inanamamışlar. Demişler ki; “Canavarı kesip, yiyen adam bizi de yiyebilir.” Ve adamı oracıkta öldürmüşler.
Dostlar, insan bilmediği şeyin düşmanıdır. Zihinlerinizde onlarca öcü, canavar barındırmayın. Vehimlerin ve kuruntuların sizi esir almasına izin vermeyin!
Korkmayın! Karpuz canavarına çalın bıçağı!
ÇATARS diye kocaman bir dilim kesip-yiyin! Yiyemezsiniz bari, kesip yiyenlerden tırsmayın! Onları düşman bellemeyin!
Ve unutmayın yanlış bilgi, yanlış tasavvura, yanlış tasavvurlar da bizi çok yanlış inançlara sevk edebilir!
Sadettin MERDİN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Düşünce ve yorumlarınız bana yol gösterecektir.