aşk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
aşk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Ekim 2013 Pazar

Ala Gözlü Benli Dilber

Ala gözlü benli dilber
Bir gün gelsen bize doğru
Seni sevdim can ü dilden
Çekme kendini naza doğru

Ne pervam var ne de perdem
Sanma beni hali bir dem
Söyler seni teller her dem
Kulak versen saza doğru

Aşığa zülfükar isen
Gülşende güle zar isen
Hakikatli bir yâr isen
Ben geleyim size doğru

Gönülleri bir edelim
Gayrileri biz nidelim
İkimiz de bir gidelim
Yürüyelim ize doğru

Bir gün için feryadı zar
Bülbül eder her dem seher
Aç sinemi gel gör ne var
Arttı derdim yüze doğru

Kafi derdim bir derd katma
Veysel’i yabana atma
Kerem eyle çok uzatma
Kavuşalım yaza doğru

           AŞIK VEYSEL ŞATIROĞLU

16 Eylül 2013 Pazartesi

Gönül Çalamazsın Aşkın Sazını

Gönül çalamazsan aşkın sazını
Ne perdeye dokun ne teli incit
Eğer çekemezsen gülün nazını
Ne dikene dokun ne gülü incit

Bülbülü dinle ki gelesin coşa
Karganın namesi gider mi hoşa
Meyvesiz ağacı sallama boşa
Ne yaprağını dök ne dalı incit

Bekle dost kapısın sadık dost isen
Gönüller tamir et ehli dil isen
Sevda sahrasında Mecnun değilsen
Ne Leyla'yı çağır ne çölü incit

Rızaya razı ol hakka kailsen
Ara bul mürşidi müşkülde isen
Hakikat şehrine yolcu değilsen
Ne yolcuyu eğle ne yolu incit

Gel haktan ayrılma hakkı seversen
Nefsini ıslah et er oğlu ersen
Hüdai incinir inciden versen
Ne kimseden incin ne eli incit

            AŞIK HUDAİ

Aşık Olmak Bir Alemdir

Aşık olmak bir alemdir
Tatmayanlar anlamaz ki
Her sözü bir mücevherdir
Tartmayanlar anlamaz ki

Kim ki haktan olsa cüda
İbadetten almaz gıda
Bu yolda başını feda
Etmeyenler anlamaz ki

Sil gönlünün kem pasını
Gütme benlik davasını
Daim hasretlik yasını
Tutmayanlar anlamaz ki

Hüdai'yim kalksın perde
Aşk ateşi yanar serde
Eyüp gibi dertten derde
Batmayanlar anlamaz ki

              AŞIK HUDAİ

27 Ağustos 2013 Salı

Gitme Kal

Nice nice acıları aklına getir
Bunca yoksulluğu aklına getir
Gözyaşlarını aklına getir
"GİTME KAL" var yok dinlemez bir çocuk isteğidir
Gitme aklına getir

Kıraç mı kıraç toprakların üstüne
Güneşler açar yağmurlar kesilince
Çırılçıplak kayada yeşerir inci ağacı
Dağların kuytusunda bir uslu çiçek
Dağıtır mavisini kendi kendine
Gitme beraberlik içinde
Nasıl sevinirdik aklına getir

Her şeyi her şeyi aklına getir
Gece yarılarını aklına getir
Söylediklerini aklına getir
Sinsi yağmurlar yağıyordu
Soğuktu
Yaktığımız ateşi aklına getir

Nelerden geçiyorsun aklına getir
Gitme dünyamızın her yerinde
Yorgun eller gülleri derleyince
Ellerin sevincini aklına getir
Güllerin sevincini aklına getir

Ne çok severdik seni aklına getir

                    ARİF DAMAR

19 Mart 2013 Salı

İlk Aşk


Bir yürek çarpar
Yüreğimin içinde
Gözlerinde bir yavru ceylan
Ürkek.

Ağzı yeni ayrılmış
Ana sütünden
Dudakları bir öpüşte
Eriyecek.

        AHMET KÖKSAL

21 Şubat 2013 Perşembe

Öylesine Bir Aşk Şiiri


Gözlerin ipekyoludur ömrümün
Akasya yüklü kervanlar geçer
Çan sesleri arasında bir fener
Yanar söner yanar söner yanar söner
Gözlerin ipekyoludur ömrümün
Kentin en kalabalık yerlerinde
Dörtnala koşan bir at gibi
Çılgınlığa akan yalnızlığa ölüme
Yazılmış şiirleri yeniden yazmak bütün
Hayatı teğellemek yepyeni bir güne
Ve sonra sökmek uzun uzun
Gözlerin ipekyoludur ömrümün
Yalnızlıktan gelir yalnızlıklara gider
Düşülür her şeyin altına bir tarih
Soluksuzum günlerdir geceler uzar
Yaşamak dünyayı ödüllendirmektir artık
Kendimi öldürdüğüm yerlerde beni kan tutar
Başıma gelecekleri bile bile yürürüm
Hilton Oteli'nde hu çekerim huuu...
İşte hırkam ben de bir dervişim
Asamı vestiyerde bırakmak zorunda kalırım
Nescafeyi konyakla kardığım günler gecelerdir
Bakarım gözlerine eğnim silkelenir
Döktüğüm acılar yıllar kederlerdir
Alnıma bir avuç tuz atılır düşünemem
Konuşamam ağlayamam bağıramam
Neden gece her gecenin ardından gelir
Gözlerin ipekyoludur ömrümün
Gözlerin tarihçesi yaşayıp öldüğümün
Ihlamur ağaçları altında bir Saraybosna hatırası
Sen Ben ve Deniz bir de rüzgârın örttüğü gençliğimiz
Sen Ben ve Deniz. Sen Ben ve Deniz...

                       AHMET ERHAN

17 Şubat 2013 Pazar

ANLAT BANA, NEDİR AŞK?


İlk gün batımının hemen ardından söylediklerimiz, bir
yüzyıl sonra da geçerli olabilirdi ve biz, güneşe
boğulmuş bir ilkyaz sabahının ilk saatlerinde, en çalışkan
çiftçilerle yarışarak, zamanı değirmenlerimize çuvallar
dolusu taşıyabilirdik. Bunları düşleyemiyorsak eğer,

anlat bana, nedir aşk?

İlk mektuplarımızla birlikte okumayı sökerdik ve
ellerimizin tutkusu uğruna en yakıcı özlemleri göze
alabilirdik. Sonra geleceği müjdelenmiş yok ülkelerin
tapınaklarında beklemek yerine, şimdi ele geçirilmiş bir
gecenin saatlerinde eritebilirdik. Yapamamışsak bunları
eğer,

anlat bana, nedir aşk?

Sabahın ilk dalgaları bizi kumsalda bulmayabilirdi ve
biz,  günah çıkartmak için mavi sığınaklarımızı yeğlerdik.
Köpüklü haritalarda yerimizi arayanlar, bir an sonra
haritalarını yitirirler, sonradan, çok sonradan
söylencelerimizle yetinmek zorunda kalırlardı.
olmamışsa söylencelerimiz eğer,

anlat bana, nedir aşk?

                 AHMET CEMAL

UNUTAMADIĞIM


Açardın,
Yalnızlığımda
Mavi ve yeşil,
Açardın.
Tavşan kanı, kınalı-berrak.
Yenerdim acıları, kahpelikleri...

Gitmek,
Gözlerinde gitmek sürgüne.
Yatmak,
Gözlerinde yatmak zindanı.
Gözlerin hani?

«To be or not to be» değil.
«Cogito ergo sum» hiç değil ..
Asıl iş, anlamak kaçınılmaz'ı,
Durdurulmaz çığı
Sonsuz akımı.

İçmek,
Gözlerinde içmek ayışığını
.
Varmak,
Gözlerinde varmak can tılsımına.
Gözlerin hani?

Canımın gizlisinde bir cân idin ki
Kan değil, sevdamız akardı geceye,
Sıktıkça cellâdı,
Kemendi...

Duymak,
Gözlerinde duymak üç -ağaçları
Susmak,
Gözlerinde susmak,
Ustura gibi...
Gözlerin hani?

                 AHMET ARİF

İnandım


Dün gece bir rüya gördüm yanımdaydın benimle
Ağlıyordun hüznüme gerçek sandım inandım.
Rüya deyip geçemezdim paylaşmıştım seninle
Sır olup gizlediğim… önemi yok ben kandım.

Ne tatlıydı o bakışın, tatlı dilin, masum yüzün.
Gözlerinde âb-ı hayat, sözlerinde can buldum.
Yalan olmaz bu duygular, bitmez dedim bu sevgin.
Oysa zaman sevgin ile aktı geçti, ben kandım.

Ve sen artık o değilsin gün çaldı bak mehtâba
Bir rüyaydı ne de olsa, neticede uyandım.
Esen bir rüzgar gibi gece karanlığımda
Bir an dahi olsa bile, seni ben hep o sandım…

                              AHMET ARİF

12 Şubat 2013 Salı

SEVDAYA İLİŞKİN


Yüzünü bana döndür
Böyle bakışımın nedenini sorma
Uzun tümceler ezberletirim sana
Kalın kitaplar getiririm o zaman
Dakikalar tükenir. Birazdan
Bir ömür tamamlanır
Yaşanır olur yaklaşan ayrılıklar
Otobüs şöyle bir sarsılır da
Yaslanır birden
Sevgilimin gurbet aklına
Bir su olur giderim
Gittiğim yerlerden alır
Esmerliğini yüzüm
Emekçilerin yaşamına karışırım sonra
Ter kokar gömleklerim
Bu bitmez yolculukta
Camdan bakarak
Görkemli, aşılmış mı bilemem
Akşamları gerginleşen dağlar görürüm
Uzun bir
- Ah...
Gibi
Düşersin aklıma
Yolcular bir bir uyur
Bırakıp bu dünyayı giderler
Yedeğimdeki sevdalar uyanır
Kavga aşk olur bana
Ömür bitmez yol bitmeyince
Bir ezgi çalınır
Sazın ucu gökyüzünü kanatır şimdi

                        AHMET ADA

İYİMSER BİR AŞK TÜRKÜSÜ


Bağlardan inen patikalardayım
Cebimde mis gibi şiirler, kuş cıvıltıları
Sokağınızdan geçiyorum öğle üstü
Sokağınızda sararan yaprakların kokusu
Şuramda ince bir sızı, serseri bir acı
Senden öncesi olmayan bir acı
Yalnız senin mecnunun olan bir acı
Her pazar geçtiğin yollarında bir yaprak
Yeşeriyor kuşanmış bütün cesaretini
Göğsünün içinde yaşatmak için aşkı
Bir yaprak da senin konuşkan elinde
Sevecen becerikli çalışkan elinde
Her zaman biraz olsun gecikirsin
Aşka yalnızlığa sevdaya
Yine de özlenirsin güzelim sevgilim
Bir çiçek de böyle özlenir
Su dolu bir testinin yanındaki bir çiçek
Desem öyle alaycı gülümser yürürsün
Sessizce yağan yağmur altında
Aşkı kendine anlata anlata
Yine akşam oldu sevgilim sensiz
Bırakıp gidiyorum içim aşkla dolduğu zaman
Durakları buğulu otobüs camlarını
Yağmur çiseleyen kirli sokakları
Gide gide hüzünlü bir türkü gibi dokunan
Yağmurun sesini ne çok seviyorum
Seni ne kadar çok seviyorum
İpek bir mendil diye
Ayrılığı katlayıp koyuyorum çiçekle masama
Bir de senin için yazdığım sevda şiirlerini
Kendi anlamlarını aşıp giden
Tozlu yollar sıra dağlar patikalar boyunca
Ey sevgili senin sımsıcak bakışlarını
Katlayıp koyuyorum çiçekli masama
Seni ne kadar çok seviyorum
Bir türkü solgunluğunu silip götürdüğü zaman

                         AHMET ADA

10 Şubat 2013 Pazar

AKŞAMIN ANISI


Yorgun bir günden kalan
Avuçların uyudu avucumda
Saçların yüzümde omuzumda
Bana neler anlattı

Yüreğinin atışlarını duydum
İçimde içimin derininde
Yol bitmesin istedim uzasın
Alabildiğine dalsın karanlığa

Beklediğimiz oldu çatıldı
İki cana bir beden
Ya da bir başka deyişle varoldu
Bir bedende iki can

Bir iki silkindi deniz uzakta
Ay ikimize el salladı
İrili ufaklı bütün yıldızlar
Işık yolladı sevincimize

Ne olup bittiğini
Bizi görenler anlayamadı
Aşkın benzersiz güzelliğinde
Zaten kimse anlayamaz kimseyi

                AFŞAR TİMUÇİN

KIRDIN KALBİMİ CANKÖRÜĞÜM


Ne zaman yağmur yağsa
Bir buluşma yeri olurdun
İstanbul'da rüzgâr soluklara
Mavisi yasaklanmış deniz
Kızıl tufanı yaratmadan daha
Ne zaman yağmur yağsa
Tarihin şiir tanığı olurdun
Yağmurdan sonra
Toprak kokusu bakışlılara

Tam otuz yıl nasıl kıydım sana
Bin zehirli duman arasında
Islığınla besteledim hep
En pembe çocuk düşlerini
Pan'ın flütünden mi kalma
Babam'ın dilsiz kavalından mı
Hep rüzgârla bir tuttum seni
Hani yolu yakın
Aşkı sonsuz kılan rüzgârla bir

Ey can içre cankörüğüm
Hangi kentin temiz havası
Yetmez oldu ki soluğuna
Çıkardın kendini ölüm doruğuna
Ölmek kolay değil cankörüğüm
Kalbimde sevinç gözesi pınarlar
Kalbimde yaşamak aşkı çınarlar
Ve bir nice coşkular coşkular
Sende onlar gibi yaşayacaksın
Akıp ırmaklara karışacaksın
Sırılsıklam bütün sevişmeleri
Yine soluğunla kurutacaksın

                  ADNAN YÜCEL

GİZLEDİKÇE AŞK


Kışın soğuk balıktan günlerini sayıyorum ağımda.
O yaza hiç dönülmeyecek!
O başlatılmamış, o varsayılan ortasında yaşanmış sevda
yakılmamış bir mum gibi aklımda.
Kesik ağzıyla suları iğrilten
boğaza karşı durup da
oraların kuşu yalıçapkınını hecelemiştik
beyaz bir yelkenli geçişiyle sulara.
Kışın vurgusu açık, bağımsız bir ses,
esiyor bize değmeden, bizden almadan
hiç uğramadığımız bir yerlerden doğruca.
Uçuyor cinsiyetin kindar ağzıyla.
İbret olsun diye savuruyor
uzaklara bir meddücezir haritasını.
Ne uzanma, ne geri çekiliş
biz varsayılanın ortasında
iki içine işleyen zaman,
iki uyurgezer nokta.
Şimdi sen bile bu şiir için
çeperleri kapanmış, kendi başına bir ses,
kışın soğuk balıklardan takviminde
sadece kendine dökülen bir yapraksın.
Yalıçapkını yeni bir sözcüğe uçuyordur şimdi
bilmediğimiz bir lügatta

                  ADNAN ÖZER

MAKEDON GÜZELİNİ ARAYAN ÇİNGENE


Anız yangınları sıçramıştı
Yaban güllerine
Başakçılara sordum
Sordum sordum sordum durdum
Tirşe gözyaşları düşüyordu
Cam göbeği göğsüme
Göçen avcılara sordum
Sordum sordum sordum durdum
Keten tarlasından geçtim
Soluk soluğa
Ahlatçılara sordum
Sordum sordum sordum durdum
Sazlı çatakta dolandım
Yeşil yareler içinde
Taraşçılara sordum
Sordum sordum sordum durdum
Yâr seni sordum
Onbaşılar kollarımı bağlıyordu
Uzakta taliga yollarında
Tekirdağın hanları yanıyordu
Hasanağa deresi Ergeneden
Karanfil sapları yolluyordu
Bohçacılara sordum
Yemen illerinden ipeklilere
Şam boncuklarına
Yâr seni sordum
Sordum sordum sordum durdum

                   ADNAN ÖZER

Seni Seviyorum


seni seviyorum
çağladıkça coşan su
estikçe dellenen rüzgar
ekildikçe anaçlaşan toprak
öğütler bunu bana


seni severken
türküden türküye geçer ırmak
toprak yaz yağmurlarıyla oynaşır
öğle tozlarıyla dolanır rüzgar ufku
adınla uyarırlar beni

seni seviyorum
bağda çilenen salkım
dalda allanan meyva
öttükçe kendini tüketen kabakçı kuşu
öğütler bunu bana

seni severken
yaz güneşi şehvete boğar bahceyi
kükürt adetleriyle solar bağ yaprakları
ballı incirde yaşar-bin bir cilveli-aşklarını
turunç gerdanlı kuşlar
haberler getirir sağdıçlarım
gül kurusu mektuplar

seni seviyorum
hayra yorulan düşler
ceviz sandıkta bekarlığının gül suları
taş yastıklarda zümrütüanka kuşları
öğütler bunu bana

                ADNAN ÖZER

8 Şubat 2013 Cuma

GAZEL


Aşkta kanun imiş âşıklara cevr eylemek
Âşık oldur kim cefâ-yı yâre sabretmek gerek

Aşk nâz ü şîve evvel gösterir âşıklara
Âşık ol demde ona cânı fedâ etmek gerek

Âşıkın ancak murâdı dostunun maksûdudur
Çekse de bin derd ü mihnet hep sebât etmek gerek

Arzû-yı dü-cihândan geçmedir aşka nişân
Terk-i cân edip reh-i cânâna azm etmek gerek

Âftâb-âsâ bilip her zerresin nûr-ı safâ
Her belâ dosttan gelir kim merhabâ etmek gerek

Havf-ı a'dâ eylemez olan müsellah aşk ile
Yanmadan Hakka erilmez pertev-i tevhîd gerek

Nefsle cehd et tecellî eylesin aşk-ı Hudâ
Beyt-i kalbi Âdile ma'mûr ü pâk etmek gerek

                              ADİLE SULTAN

3 Şubat 2013 Pazar

Aklımda Bir Tek Sen


Gölgelenir mutluluk içimde,
Yalnızlığa uzanır bir yol.
Susarım, söyleyemem kimseye,
İçin için ağlarım bazen.
Bir hatıra, dünü yaşatan,
Bir resim, bir nota veya sen!
Zaten her zaman aklımdayken...

Dökülür bir damla gözyaşı,
Bir hıçkırık, kırılan bir kalp!
Yalnızca acı olur sonu...
Özlemler bende yasar,
Yasayan ruhunla beraber!
Bir hayal, bir düş gibi
Kaybolur, geçer yıllar...

Sonunda kalan kalbimde;
Belki hüzün, belki ask
Veya bir tek sen...

         ABACAN ASKISEV SENKAL

Aşk ve Hayat


Hayatı aşka böl, hayat çoğalır;
Hayatı aşkla çarp, zaman zor alır;
Bütün hayatları topla, aşk eder;
Hayattan aşk çıksa, elde ne kalır?

                    A. VAHAP AKBAŞ

Popüler Yayınlar